KORONAVİRÜSÜN (COVİD – 19) VERGİ HUKUKUNA OLASI ETKİLERİ

Şenel Hukuk > Haberler  > KORONAVİRÜSÜN (COVİD – 19) VERGİ HUKUKUNA OLASI ETKİLERİ

KORONAVİRÜSÜN (COVİD – 19) VERGİ HUKUKUNA OLASI ETKİLERİ

27 Aralık 2019 tarihinde ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid – 19 aylardır dünyayı etkisi altına almışken yetkililer tarafından 11 Mart 2020 tarihinde yetkililer tarafından yapılan açıklamayla birlikte söz konusu virüsün ülkemize de zuhur etmiş bulunduğu anlaşılmış oldu. Covid – 19 virüsünün pek çok alandaki etkileri tartışılmakta iken hukukun çeşitli alanlarına etkilerinin neler olacağı ise gündem dışı kaldı. Virüsün sosyal hayata adeta ambargo koyması iş akitleri, kira sözleşmeleri ve sair diğer hukuk alanlarını etkilemekle birlikte virüsün etkisini göstereceği bir diğer hukuk alanının ise vergi hukuku olacağı bulunduğumuz somut şartlar altında izahtan varestedir. 

COVİD – 19 Katma Değer Vergisi’ni Nasıl Etkileyecek?

Covid – 19 virüsünün Türkiye’ye gelmesiyle birlikte özellikle alkol bazlı ve bakterilere karşı koruyucu nitelikli ürünler başta olmak üzere temizlik ürünlerinin satışında tahayyül edilemeyecek bir artış meydana geldi. Vatandaş virüse karşı önlem alabilmek adına bu ürünlere aşırı derecede rağbet etmek durumunda kalınca akıllara bu ürünlerden alınan KDV’lerin düşürülmesi gerekip gerekmediği sorusu geldi.

Katma değer vergisi namı diğer halk arasındaki bilinen adıyla KDV gelir vergisinden ayrı olarak gelir dağılımına bakılmaksızın her vatandaştan eşit alınan bir vergi olması sebebiyle senelerdir Vergi Hukukçularının gündeminde olmakla birlikte vatandaşın şu aralar en çok ihtiyaç duyduğu temizlik ürünlerinden alınan %18 KDV’nin ise toplum sağlığı için düşürülmesi gerektiği virüs Türkiye’ye gelir gelmez konuşulan konular arasında yerini aldı. 

Bütün vatandaşların temizlik ürünlerine kolay ulaşabilmesi amacıyla KDV’nin bu ürünlerde %’1’e düşürülmesi gerekliliği konuşulmaya başlandı.

Temizlik ürünlerinden alınan KDV’nin minimuma indirilmesi düşüncesi aslında kaynağını Anayasa’da bulmaktadır. Zira Anayasa’nın 56. maddesi’ne göre “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” İşbu madde kapsamında somut durum değerlendirildiğinde virüsün yayılma hızı ve yayılmasına engel olan faktörler birlikte ele alındığında temizlik ürünlerine kolay ulaşım aslında Anayasa’nın 56. maddesinin bir gerekliliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şartlar altında da sosyal devlet ilkesinin gerekliliği olarak temizlik ürünlerinden alınan KDV’nin bir an önce minimum sınırlara çekilmesi hatta kaldırılması gerekmektedir. Şimdilik bu konuyla ilgili herhangi bir gelişme gerçekleşmemiş olmakla virüsün devamı süresince bu tarz tedbirlerin sosyal devlet ilkesi gereğince alınmak zorunda kalacağı aşikardır. 

COVİD – 19 Gelir Vergisi’ni Nasıl Etkileyecek ?

Virüsün vergi hukuku boyutu düşünüldüğünde akıllara gelen bir diğer sorun her şahıs şirketinin vermekle mükellef olduğu gelir vergisi beyannamelerinin verilmesi süresinde bir uzatmaya gidilip gidilmeyeceği veya bu beyannamelerin verilmemesi durumunda uygulanan cezaların bir süreliğine rafa kaldırılması durumunun olup olmayacağıydı. Bu konuyla ilgili önlem vergiyle ilgili diğer konulara nazaran çok daha hızlı alındı. Konuyla ilgili ayrıntılara girmeden önce Gelir Vergisi Kanunu’na göz atmakta fayda var.

Gelir Vergisi Kanunu m. 83’e göre: “Hilafına hüküm olmadıkça, Gelir Vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur.”

Gelir Vergisi Kanunu m.84’e göre: “Gelir Vergisi beyanları: 

1. Yıllık; 

2. Muhtasar; 

3. Münferit; 

Beyanname ile yapılır.

  1. Yıllık beyanname, muhtelif kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde edilen kazanç ve iratların bir araya getirilip toplanmasına ve bu suretle hesaplanan gelirin vergi dairesine bildirilmesine mahsustur. Gelirin takvim yılının belli bir dönemine taallük etmesi, beyannamenin yıllık vasfını değiştirmez.
  2. Muhtasar beyanname, iş verenler veya vergi tevkifatı yapan diğer kimseler tarafından kesilen vergilerin matrahları ile birlikte, toplu olarak vergi dairesine bildirilmesine mahsustur. 
  3. Münferit beyanname, dar mükellefiyete tabi olanların yıllık beyanname ile bildirmeye mecbur olmadıkları kazanç ve iratlardan, vergisi tevkif suretiyle alınmamış olanların bildirilmesine mahsustur.

                   Gelir Vergisi Kanunu uyarınca beyan edilecek gelir mükellef veya vergi sorumlusu tarafından bir beyanname ile beyan edilir. Bu beyannamenin neleri ihtiva edeceği ve ne zamana kadar sunulması gerektiği ise kanunda açıkça düzenlenmiştir. 

Gelir Vergisi Kanunu m. 91’e göre: “Yıllık beyannamelerin şekil, muhteva ve ekleri Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tayin ve tespit olunur. Mükellefler beyanlarını bu beyanname ile yapmaya veya bu beyannamelerde yazılı bilgilere mütenazır olarak bildirmeye mecburdurlar.”

Gelir Vergisi Kanunu m.92’ye göre “Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar, tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye’de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye’de oturduğu yerin, Türkiye’de vergi muhatabı yoksa işyerinin, işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir.

Kanun maddeleri uyarınca sağlıklı bir yorum ve gözlem yapabilmek adına son olarak gelir vergisi beyannamesinin ne olduğunun ve kimlerin bu beyannameyi sunmakla mükellef olduğunun açıklanmasında da fayda var. 

Gelir vergisi beyannamesi, gerçek kişilerin kurduğu şahıs şirketlerinin bir takvim yılı içerisinde sağladığı kârı resmi olarak bildirmesi için oluşturulan belgedir. Beyan da ancak gelirin göstergesi niteliğindeki Gelir Vergisi Beyannamesi ile gerçekleştirilir. Bu açıklamalar doğrultusunda şahıs şirketi sahibi olan mükelleflerin en geç yeni gelen yılın mart ayının sonuna kadar söz konusu beyannameyi düzenleyip sunmaları gerekmekte olup işbu beyannamenin mükellefler tarafından sunulmamasının da sonuçları mevcuttur. Vergi beyannamelerinin süresi içinde sunulmaması halinde mükellefler Vergi Usul Kanunu 351. ve 352. maddeleri uyarınca genel ve özel usulsüzlük cezalarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da virüsün Türkiye’ye gelmesiyle özellikle vergi beyannamesi mükellefiyeti bulunan kişilerin zor durumda kalması olası hale gelmiştir.

Bu doğrultuda Covid-19’un Türkiye’ye gelmesiyle birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından vergilerle ilgili alınan ilk karar 31 Mart 2020 tarihine kadar verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamelerinin verilme ve ödeme sürelerinin 30 Nisan 2020’ye kadar uzatılması olmuştur.

COVİD – 19 Gümrük Vergisi’ni Nasıl Etkileyecek ?

Virüsün dünya çapında yayılmasıyla birlikte en çok etkilenen alanlardan birisi de küresel ticaret oldu. Özellikle dünyanın dört bir yanına ürün ihraç eden Çin bu durumdan en çok etkilenen ülke oldu. İthalat ve ihracat kapasitesi her geçen gün biraz daha düşen Çin bu konuyla ilgili çeşitli önlemler almak durumunda kalsa da aldığı önlemlerin şimdilik Çin’in ekonomisini toparlamaya yetmesi mümkün gözükmüyor. ABD’den ithal edilen 696 ürün grubu için vergi muafiyeti tanınacağını açıklayan Çin Hükümeti bugüne kadarki en büyük gümrük vergisi muafiyetini ABD’ye tanımış olmakla birlikte söz konusu muafiyetin sadece Çin – ABD arasındaki 14 Şubatta yürürlüğe giren birinci aşama ticaret anlaşması kapsamında olmadığı Çin’in oldukça düşen ekonomik canlılığı hareketlendirmek için aldığı birtakım önlemler içinde değerlendirilebileceği hususu da tartışmaya açık. Virüsün küresel ekonomiyi bu denli yoğun etkilemesi sebebiyle çoğu ülkenin bu yönde tedbirler alacağı ve ekonominin canlanması adına gümrük vergisi muafiyetleri tanınacağı ise ihtimal dahilinde. Gümrük vergisiyle ilgili ülkemizde şu an için alınan yeni bir karar olmamakla birlikte ilerleyen süreçlerde bu yönde bir önlem alınması ise küresel ekonominin canlılığı açısından oldukça mümkün.

COVİD – 19’un Diğer Vergilere Etkisi Neler Olacak?

Dünya genelinde tüm ülkeleri etkileyen Covid – 19’un en çok etkilediği sektörler ise hiç şüphesiz turizm ve ulaşım sektörleri oldu. Çoğu ülkede uygulanan sokağa çıkma yasakları ve ilan edilen olağanüstü haller doğrultusunda bu sektörlerin ayakta kalması gittikçe zorlaştı. 

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada turizm sektörüyle ilgili olarak konaklama vergilerinin kasım ayına kadar uygulanmayacağı açıklaması yapıldı. Konaklama vergisi henüz hayatımıza yeni girecek olan bir vergi olarak yapılan açıklama doğrultusunda kasım ayına kadar rafta kalmaya devam edecek. Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi sonucunda konaklama vergisi getirilmişti. Gecelik kişi başı 6-18 lira arasında değişen verginin konaklayanlardan alınması tasarlanmıştı. Virüsün gelmesinden önce söz konusu verginin 01.04.2020 tarihinde uygulanmaya başlanması planlanıyordu. Muhtemelen turizm sektöründeki yavaşlamayı az da olsa hafifletebilmek adına getirilen bu muafiyetin şimdilik olumlu etkilerini göstermesi mümkün değil. Ancak yaz sezonuna virüsün etkilerinin geçmesi halinde vatandaşa yaz tatilinde olumlu yönde etkiler sağlaması mümkün gözüküyor. 

Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalarda dikkat çeken bir diğer nokta ise Perakende, AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon ve Etkinlik-Organizayon sektörleri için Muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerini 6’şar ay ertelenmesi oldu. Söz konusu muafiyetin de özellikle virüsten yoğun derecede etkilenen sektörleri ilgilendirmesi bu sektörlerle ilgili gelecek vadede daha büyük vergi önlemlerinin alınacağının bir göstergesi. 

Virüsten en çok etkilenen bir diğer sektör olan ulaşım sektörü için de yapılan açıklamada düzenlemeler mevcut. İç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranı %18’den %1’e düşürülmüş durumda. Ancak bu vergi indiriminin sektöre can getirmesi şimdilik mümkün gözükmüyor. Zira evlerinden çıkmaya korkan insanların vergi indirimi sebebiyle havayoluna akın etmesi ihtimali şimdilik oldukça düşük. Özellikle büyük şehirlerdeki havaalanlarının virüs için oldukça tehditkar mekanlar olması da bu konuda etkili. Vergide bu yönde getirilen indirimin virüs etkisini yitirdikten sonra ulaşım sektörünün canlanmasına yardımcı olması mümkün ancak bulunduğumuz şartlar altında söz konusu indirimin şimdilik bir etkisi olması mümkün gözükmüyor. 

Vergi Hukuku alanında ülkemizde alınan tedbirler şimdilik bu çerçevede olmakla birlikte virüsün girdiği her ülkenin ekonomisine vurduğu darbeler sebebiyle önümüzdeki süreçte çok daha farklı ve büyük muafiyetler ve önlemler alınması da kuvvetle muhtemel. Özellikle turizm sektörünün canlandırılması için ülkemiz de dahil tüm dünya ülkelerinin vergiyle ilgili alacağı önlemler yakın vadede artış gösterecek gibi duruyor.

Stj. Av. Gülsevin SÖNMEZ

Yorum Yok

Yorum Bırak